ARŞİV
Değerlerimize Sadakatle, Değişimin Öncüsü Olmak..
Milletin değerleriyle barışık olmayan, “millete rağmen” çalışmalar yapan ve millete tepeden bakan statükocu yöneticilerin ve “sözde aydınların” ülkemize giydirdikleri deli gömleğinden sıyrılmamız uzun yıllarımıza mal oldu. Bu süreçte, özellikle Avrupa’da değişimin öncüsü olan STK’lar, ne hazindir ki ülkemizde milletin değerleriyle kavga zeminine dönüştürülmüştür.
Şükür ki, ülkemiz hızla normalleşiyor. Yönetim anlayışının pozitif yöndeki dönüşümü, demokratikleşmenin önündeki engellerin deşifre edilerek kaldırılması, sorunları çözmeye yönelik atılan adımlar ülkemizin bölgede etkin bir oyuncuya dönüşme ve uluslararası arenada söz sahibi olma sürecine ivme kazandırmaktadır.
Bu normalleşme sürecinde özellikle bazı STK’lar bizleri şaşırtmayarak değişimin önünde bir set olarak durmaya devam etti. Anti demokratik uygulamalara destek verdi. Üzülerek ifade etmeliyim ki, hepimizin malumu olan bu antidemokratik uygulamalara açıktan destek vererek adeta isimlerini tarihin kirli, karanlık sayfalarına kazıdılar.
Hayatını insanlığa, milletimize ve kamu görevlilerine adayan hizmet erbaplarının kurduğu/oluşturduğu MEMUR SEN, kurulduğu günden beri (bu sürecin her aşamasında bulunmaktan onur duyuyorum) yüklendiği misyon, geliştirdiği söylemler ve ortaya koyduğu farkındalık sayesinde yukarıda arz ettiğim vesayet anlayışını deşifre ve tasfiye etmiştir.
Sivil toplum anlayışında farklı bir iklim oluşmasını sağlayan konfederasyonumuzun üye sayısı da çözüm aşamalarındaki verimli performansına paralel gün be gün artarak 600 Bin’e dayanmıştır. Özelde ülkemizi ve genelde ise insanlığı ilgilendiren konularda üyelerimizin ve yöneticilerimizin takındığı tavır, sergilediği duruş dikkatle takip edilmiştir, edilmeye de devam edecektir.
Ülkemizde yaşanan değişim ve demokratikleşme adına atılan adımlar neticesinde oluşan iyimser iklim her ne kadar “çoğu gitti azı kaldı” şeklinde algılansa da kanaatimiz odur ki, bundan sonraki süreç çok daha çetin geçecektir. Bu süreçte, “değişim rüzgârında savrulma” tehlikesine karşı dikkatli olmalı, tarihi ve kültürel değerlerimizi korumak gibi ulvi görevlerimizin de bulunduğunu asla unutmamalıyız.
Yarım yüzyıldan fazla süren sıkıntılı süreci atlatmak üzere olduğumuz şu yıllarda artık sorun tespit etme sürecini, geride bıraktığımızı idrak etmeliyiz. Bundan sonraki süreçlerde çözümün paydaşı olmaya ve yeni projeler üretmeye devam etmeliyiz.
Konfederasyonumuz şemsiyesi altında bulunan her kurum ya da kişi durduğumuz yerin ne kadar kıymetli ve doğru bir yer olduğunu unutmamalıdır. Açıklamalarını daha dikkatli yapmalı, söylemlerini daha dikkatli geliştirmeli, her ne olursa olsun hissiyatının aklına galebe çalmasına izin vermemelidir.
Bilgiye erişimin oldukça kolaylaştığı, kimilerinin “milenyum” olarak nitelediği 21. Yüzyılda attığımız her adımı en ince detaylarına kadar hesaplamalı; Bilgiyi, teyit etmeden, analiz etmeden ve en önemlisi değerlerimizin süzgecinden geçirmeden gelişigüzel serdetmemeliyiz.
Bulunduğumuz noktada, geriye doğru atılacak bir tek adımın bile bizi on yıllar öncesine götürebileceği ve kurumumuzun özveriyle yoğrulmuş 17 yıllık kazanımlarının berhava olabileceği asla akıldan çıkarılmamalıdır.
Endişelerimiz arasında “gelecek nesillerimiz” de bulunuyorsa (ki bulunduğuna inanıyorum) doğruyu ve hep daha iyiyi cesaretli bir şekilde dillendirmemiz, kendimizi sorumlu addettiğimiz insanlığa karşı bir görevimizdir.
Misyon ve vizyonumuzu oluşturan kültür ve medeniyet kodlarımızdan taviz vermeden değişimi gerçekleştirmek zorundayız. Başka bir ifadeyle değerlerimize sadık kalarak, değişimin öncüsü olmak bizim için bir zorunluluktur vesselam.