KONFEDERASYON HABERLERİ

Memur-Sen Ankara’da: Anıtpark’ta 1 Mayıs Coşkusu
Memur-Sen teşkilatı 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde Ankara Anıtpark’ta buluştu. Küresel adaletsizliğe karşı birlik çağrısının yapıldığı mitingde coşkulu kalabalığa seslenen Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Gazze’deki insanlık dramından küresel adaletsizliğe, kamu personel sistemindeki çarpıklıktan geçim sıkıntısına kadar birçok konuya vurgu yaptı.
Binlerce katılımcının “İnsanca Yaşam İçin Hak, Emek, Adalet; Yaşasın 1 Mayıs” mottosuyla buluştuğu Anıtpark mitinginde; Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve Memur-Sen Yönetim Kurulu üyelerinin yanı sıra bağlı sendikaların genel başkanları, yönetim kurulu üyeleri, şube başkanları ve çok sayıda gönüllü ile teşkilat mensubu alanda yerini aldı.
Sözlerine Erdem Bayazıt’ın Nuri Pakdil’e ithaf ettiği “Birazdan Gün Doğacak” şiirini okuyarak başlayan Ali Yalçın, 33 yıl önce Memur-Sen’in temellerini atan kurucu Mehmet Akif İnan’a ve dava arkadaşlarına gösterdikleri üstün gayret için şükranlarını sundu.
Yalçın: Dünya 5’ten, emek sermayeden büyüktür
Konfederasyona bağlı sendikaların teşkilatlarını tek tek selamlayarak sözlerine başlayan Yalçın, “1 Mayıs, kardeşliğin, birliğin, emeğin, dayanışmanın günüdür. 1 Mayıs, emeğin, emekçinin sesinin, sözünün yükseldiği gündür. 1 Mayıs, dünya mazlumlarıyla dayanışmanın günüdür. Bizim için 1 Mayıs; Emperyalizme karşı küresel adaleti, kapitalizme karşı alın terini, zulme karşı mazlumu savunma günüdür. 1 Mayıs, emeği istismar edenlere, kaos ve kargaşa peşinde koşanlara dur deme günüdür. 1 Mayıs, küresel ifsat şebekelerine, aile düşmanlarına, LGBT borazanlarına sus deme günüdür. Gelir dağılımında adalet için haykırmak, alın terinin değerini savunmak için buradayız. Krizlerin faturasının emekçiye kesilmemesi için, İnsan onuruna yaraşır bir çalışma hayatı için, güvenceli, kadrolu istihdam, adam gibi sendika yasası, doğru düzgün kamu personel sistemi vergide adalet için buradayız. Bugün adil bölüşümü haykırmak, Dünya 5’ten emek sermayeden büyüktür demek için, barış, kardeşlik, birlik, beraberlik, emek ve ekmek için buradayız” ifadelerini kullandı.
Emperyalizm yüzünden kana bulanan coğrafyaya dikkat çeken Genel Başkan Ali Yalçın, dün Afganistan’da, Bosna’da, Irak’ta, Suriye’de yapılan katliamların bugün Arakan’da, Doğu Türkistan’da, Yemen’de, Lübnan’da, Gazze’de yapıldığını vurguladı.
“Merak ediyorum; Uluslararası toplum, İslam ülkeleri soykırımı durdurmak için neyi bekliyor? Hadi soykırımı durduramıyorsunuz, insani yardımda mı yapamıyorsunuz? Yere batsın reel politiğiniz! Yere batsın siyasi dengeleriniz! Ulusal çıkarlarınızın canı cehenneme! 19 aydır meydanlardayız. Gazze’nin, insanlığın vicdanı olduk, olmaya da devam edeceğiz. Birileri bize ne Gazze’den diyebilir, İsrail darılmasın, Batılı müttefiklerimiz üzülmesin diyebilir. Biz soykırımın sponsorlarını boykot ederken, birileri yerli ve milli markaları boykot çağrısı yapabilir. Ama biz bunlara aldırış etmeden tarihin doğru yerinde durmaya devam edeceğiz. Dünyanın farklı meydanlarında, dili, dini farklı olsa da Gazze’nin vicdanı olanlarla aynı safta durmaya devam edeceğiz. Masum çocuklar aşkına, savunmasız kadınlar aşkına, bebeğinin parçalarını poşette taşıyan babalar aşkına, biçare, gözü yaşlılar aşkına, sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.”
“Aile ve çocuk yardımı sembolik olmaktan çıksın”
Konuşmasının devamında küresel adaletsizlik konusuna değinen Yalçın, dünyanın en zengin yüzde 1’nin küresel servetin yüzde 54’ünü elinde tuttuğunu hatırlatarak “Bizi teslim almak isteyen bu gidişe örgütlü gücümüzle, dayanışmamızla dur demek için varız. Emeğimizin hakkını almak, sosyal adaleti sağlamak için varız. Değerlerimizi korumak, aileyi savunmak, toplumu ayakta tutmak için varız” dedi.
Yalçın, 2025 yılının “Aile Yılı” ilan edilmesine ilişkin olarak Memur-Sen’in ailenin korunması üzerine başlattığı imza kampanyasına değindi. “Biz Aileyi savunmaya, nesli korumaya devam edeceğiz” diyen Yalçın, aile yapısına ilişkin taleplerini şu şekilde sıraladı: “Aile tanımını değişsin, ailenin evlilik yoluyla kadın ve erkekten oluştuğu Anayasal güvenceye kavuşsun. Aileyi kriminalleştiren, mahremiyeti yok eden, sapkınlığı özendiren gündüz kuşağı programlarına, dizilere, dijital yayın platformlarına, sosyal medyaya sıkı yaptırımlar getirilsin. Çalışanların aile bütünlüğü sağlansın, insan yavrusuna manda yavrusundan daha fazla teşvik verilsin, Aile ve Çocuk yardımı sembolik olmaktan çıksın. Doğum ve süt izinlerinin süresi artsın, kreş imkânı sağlansın. Aile Dostu Vergi Politikasına geçilsin, aile gerçekten önemsensin” dedi.
Kamu görevlilerinin yaşadığı geçim sıkıntısının altını çizen Genel Başkan Yalçın konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kiraların, çocuk bakım giderlerinin, eğitim masraflarının yüksek olduğu bu zamanda tavsiyeye uymanın değil, günü kurtarmanın derdinde olduklarını hatırlatarak “Hakemin verdiği zam aza koysan dolmuyor, doluya koysan taşmıyor. Siyasi iktidar, ekonomi yönetimi bu tabloyu görmeli. Bu adaletsiz gidişe dur demeli, alım gücünü yükseltmeli. Bunun için diyoruz ki;
◆ Enflasyonu düşürülsün, fiyat istikrarı sağlansın,
◆ Ama bu emekçiyi, sabit gelirliyi ezerek yapılmasın!
◆ Alın terimiz bütçe denkleştirmelerine, mali dengelere kurban edilmesin.
◆ Müsebbibi olmadığımız enflasyonun faturası bize kesilmesin.
◆ Ücretli yüksek vergi yükünden kurtarılsın,
◆ Refah payıyla alım gücümüz yükseltisin.
◆ Görev aylığı ile emekli aylığı arasındaki bağı yeniden tesis edilsin,
◆ Seyyanen zam bir an önce emeklilere verilsin.”
Sorunların çözümü için 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecine gireceklerini ancak mevcut toplu sözleşme sisteminin buna müsaade etmediğine vurgu yapan Yalçın, toplu pazarlık süresinin sorunları çözmeye yetmediğini, hakem heyetinin yapısının yetersiz kaldığını ifade etti.
Yalçın: Bu haliyle toplu sözleşmenin hiçbir anlamı yok
Yalçın konuyla ilgili şunları söyledi: “Yetkisize konfor, yetkiliğe eziyeti reva gören bu çarpıklık giderilmeli, adam gibi bir toplu sözleşme sistemi kurulmalı. Görüşmeler tutanağa değil suya yazılıyor. Devletin dili yazıdır, müzakerelerin teminatı tutanaktır. Tutanaksız bir sistem olur mu, bu devlet ciddiyetine de yakışmıyor. Toplu sözleşme kararları yargı konusu ediliyor. İdari kararla toplu sözleşme baypas ediliyor. Toplu sözleşmenin ne ciddiyeti ne de özerkliği kaldı. Toplu Sözleşme kazanımlarının tasarruf genelgesi kapsamına alınabilmesindeki tuhaflığı izah etsin Allah aşkına. Birisi bize Toplu Sözleşme kararına rağmen, koruyucu giyim konusundaki tıkanıklığı, saçmalığı izah etsin. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Masada imza atanlar, daha sonra tırpan çekiyorlar. Bakın buradan açıkça söylüyorum; bu haliyle toplu sözleşmenin bir anlamı yok. Toplu Sözleşme kararları, maliye bürokratlarının iki dudağı arasındaysa biz o masada niye bu kadar ter döküyoruz. Bu tıkanıklığı açmanın yolu sendika yasasını yeniden ele almaktan, başta sona yeniden kurgulamaktan geçiyor. 4688’e ilişkin değişiklik önerilerimizi Bakanlığa sunduk, aradan geçen bunca zamana rağmen bir arpa boyu yol alamadık. Yasa bu haliyle sorun çözmüyor, kriz üretiyor, buradan söylüyorum. Meclis kapanmadan yasada değişiklik yapılmalı, Ağustos’ta adil bir toplu sözleşme masası kurulmalıdır.”
Konuşmasında kamu personel sistemindeki sorunlara da değinen Ali Yalçın, bu konuda mutlaka revizyona ihtiyaç duyulduğunu dile getirerek, ücret dengesizliklerinin güçlü bir kamu personel sistemi revizyonuyla ya da yeterli bütçe ayrılarak etkin bir toplu sözleşme mekanizmasıyla düzeltilebileceğini söyledi.
“Bu irade birçok sorunu çözebilecek kudrete sahip”
Sözleşmeli istihdam yerine, kadrolu istihdamın esas olması gerektiğini söyleyen Genel Başkan Yalçın; mülakata son verilmesi gerektiğini belirtti.
“Mülakata son verilmeli, maaş sistemi sadeleşmeli, ücret skalasındaki çarpıklık düzeltilmeli, emeklilik sistemi adil, sürdürülebilir bir zemine oturtulmalı, 1. Dereceye 3600 ek gösterge vaadi hayata geçirilmeli. Mühendislik Meslek Kanunu çıkarılmalı, akademik zam dahil kamu görevlilerinin ücretleri iyileştirilmeli. Yardımcı hizmetler sınıfı lağvedilmeli, genel idari hizmetler sınıfına geçirilmeli. Engelli kamu görevlilerinin yaşadığı sorunlar çözülmeli. Kamuda görevde yükselme sistemi, unvan değişikliği sınavları bir sisteme bağlanmalı, keyfe keder yapılmamalı. Kamu görevlilerine de bayram ikramiyesi verilmeli, diyoruz. Devletimiz bunları yapabilecek güçte. Türkiye Yüzyılına yakışacak, ülkemizi geleceğe taşıyacak adımları atmanın tam zamanı. Geçmişte çok daha büyük sorunlar vardı, onlar çözüldü. Bu saydıklarımız hayli hayli çözülebilecek sorunlar. Taleplerimiz ve mücadelemiz sonucunda; Taşerona kadro çözüldü. Sözleşmeliye kadro çözüldü. 4C çözüldü. EYT çözüldü. 3600, ek gösterge 1. Dereceye hariç çözüldü. Başörtüsü yasağı çözüldü, Cuma izni, hac izni çözüldü. Asgari ücrette vergi muafiyeti çözüldü. Olmaz denilen birçok konu oldu, çözülmez denilen birçok konu çözüldü. Bunlar çözen irade kamu personel sistemindeki çarpıklığı da sendika yasasındaki bozukluğu da vergi sistemindeki adaletsizliği de çözebilecek güce ve kudrete sahip. Örgütlülüğün artmasının yolunu açan, 1 Mayıs’ı önce bayram sonra tatil ilan eden irade, demokratik toplumu, katılımcı yönetimi önemseyen iradedir. Yetkinin değişmez adresi Memur-Sen olarak; Her biri hizmet kolunda yetkili 11 sendikamızla, 1 milyon 100 bini bulan örgütlü gücümüzle,30 milyona yakın üyesi bulunan ILC ile, Kıbrıs Türk Eğitimciler Sendikası KIBTES ile, insanlığın umudunu artırmak için, küresel emperyalizme, neoliberal kapitalizme, siyonizme DUR demek için, sosyal adalet için, kamu görevlilerimiz, üyemiz, ülkemiz, yerküremiz için büyük ve Güçlü Türkiye için Yaşasın Emek, Yaşasın Emeğin Dayanışması diyoruz. Tüm 1 Mayıs alanlarına, Türkiye’nin ve Dünyanın bütün emekçilerine selam olsun. Yaşasın Emek, Ekmek, Adalet mücadelemiz. Yaşasın Emeğin Dayanışması, Yaşasın 1 Mayıs…”
Uslu: Çözülemez denilen sorunları çözdük
Mitingde bir selamla konuşması gerçekleştiren Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Levent Uslu ise teşkilat olarak emekçinin sesini duyurmak için meydanları dolduklarını ve bu inanç ve azimle üstesinden gelemeyecekleri sorun olmadığını söyledi. Bugüne kadar çözülemez denilen sorunları Memur-Sen’in örgülü gücü ile çözdüklerini hatırlatan Uslu, “Burada gördüğüm inanç ile geleceğe ilişkin umutlarım daha da arttı. Bizler birlik olduğumuz sürece kamu görevlileri başta olmak üzere ulusal ve uluslararası tüm sorunları çözme kapasitesine sahip olduğumuza inanıyorum. Yeter ki inanalım ve bir olmaya devam edelim. Yeter ki dünyanın neresinde olursa olsun mazlumun yanında zalimin karşısında dimdik durmaya devam edelim” dedi.
Konuşmaların ardından memur-Sen 1 Mayıs Bildirisi Öğretmen Fatma Nişancı ve Hemşire Güler Parmaksız tarafından okundu.