KONFEDERASYON HABERLERİ

Genel Başkan Yalçın: Sapkın anlayışlara boyun eğmeyeceğiz
Diyanet-Sen’in düzenlediği “Küresel Politikalar, Medya, Hukuk ve Ailenin Geleceği” konulu Aile Çalıştayına katılan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Her tarafımızı sarmış olan sapkın anlayışlara boyun eğersek sadece aileyi değil; değerlerimizi, nesillerimizi ve varlığımızı kaybederiz” dedi.
Memur-Sen Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen programda konuşan Genel Başkan Yalçın, toplumun temel taşı olan ailenin zayıfladığında o toplumun geleceğinin de karardığına dikkat çekti. “Sadece kârı önceleyen kapitalizmin bireyciliğe dayalı toplumu haz odaklı özgürlük anlayışını önceledi. İlahi olanı, ahlaki olanı, ideal olanı dışladı” diyen Yalçın, insanları kuşatan seküler sistemin ürettiği yeni çalışma hayatı, endüstrisi, sanatı, mimarisi, kent paradigması, edebiyatı, sineması ve modasının fıtrata aykırı bir sosyal yaşamı dayattığına vurgu yaptı.
Yalçın: Cinsiyetsizleştirme planları için dijital imkanla kullanılıyor
Aileyi kadının zindanı, şiddetin mekânı olarak tanımlayan toplumsal cinsiyet ideolojisinin uluslararası sözleşmeler üzerinden devletlere dayatıldığına dikkat çeken Ali Yalçın, “Lgbt’yi de kadın hakları söyleminin arkasına saklayarak sözleşme metinlerinin içine yediriyorlar. Küresel cinsiyetsizleştirme planını uygulamak için, üzerinde tekel kurdukları dijital dünyanın imkânlarını kullanıyorlar, akıllı telefonlar, internet, sinema, sosyal medya ve televizyon üzerinden sapkın görüşleri yaygınlaştırıyorlar. Netflix gibi dijital dizi ve film platformlarında lgbt kotası uyguluyor, eşcinselliğin geçmediği yapımları dışlıyorlar. Politikacılara uyguladıkları baskı, fon ve benzeri yöntemlerle lgbt’ye tam özgürlük sağlarken, karşıt görüşleri yasaklıyorlar” dedi.
Sözlerinin devamında aile yapısının bu sistemli ve topyekûn saldırı karşısında direnme gücü kalmadığını ifade eden Yalçın, topluma dayatılan bu sapkın anlayışa boyun eğilirse sadece aileyi değil, değerleri, nesilleri ve bir bütün olarak insan varlığını kaybedeceklerini belirterek, “Ne yazık ki kendi kültürüne yabancılaşmış bir kısım işbirlikçi çevreler de, sapkın lobilerin etki ajanlığına soyunmuş durumdalar. Kârdan başka bir değere inanmayan kimi medya kuruluşlarımız mahremiyeti yok ediyor, reyting uğruna aileyi kriminalleştiriyor. Bazı sendikalar, barolar, meslek kuruluşları lgbt komisyonları kuruyor, ifsada hizmet ediyor. Aile medeniyetinin müntesipleri olarak, bir beka sorununa dönüşmüş olan bu meselede sessiz kalmamız elbette mümkün değil. Bu nedenle Memur-Sen olarak Tehlikeye dikkat çekiyor, basın açıklamaları, raporlar, çalıştaylar, sempozyumlarla çözüm için çaba harcıyoruz” şeklinde konuştu.
“Aileyi zayıflatan sorunlarla mücadele edilmeli”
Genel Başkan Yalçın, bir yandan sapkın lobilerle mücadele ederken diğer yandan aileyi zayıflatan, çalışma hayatındaki sorunlar, madde bağımlılığı, şiddet, işsizlik, bireycilik, aşırı sekülerleşme, gelenekten kopma gibi yapısal sorunlarla da ciddi düzeyde mücadele edilmesi gerektiğini hatırlattı.
“Aileyi tartıştığımız bu zeminde Gazze’de Siyonist soykırımla topyekûn yok edilen, parçalanan, oradan oraya sürülen, aç bırakılan aileleri anmak istiyorum; evladının parçalanmış cesedini poşette taşıyan baba, Kardeşinin kanlı bedeni yanında gözyaşı döken abla, annesinin cansız bedeninin başında habersizce bekleyen bebek bu çağın insanlığına acı ve utanç olarak yeter de artar bile! Gazze’de 53 binden fazla kardeşimizi katleden Siyonistleri ve işbirlikçilerini lanetliyorum, Gazze’nin direnen yüreklerini selamlıyor, Yaşasın “Nehirden Denize Özgür Filistin” diyorum.”
Ali Yıldız: Çare üretmek zorundayız
Programda konuşan Diyanet-Sen Genel Başkanı Ali Yıldız ise insanlığın zor zamanlardan geçtiğini; inançların, değerlerin ve geleneklerin küresel ifsadın anaforunda varlık yokluk savaşı verdiğini belirtti.
Yıldız, değer adına ne varsa soykırıma uğratıldığını, imha edilmek istendiğini ifade ederek şunları söyledi:
“Diğerkamlığın, komşu hakkının, örfün aktarıldığı mahalle kültürünü kaybettik. Büyük aile modeli yıllar önce dağıldı gitti, çekirdek aile haline geldik. Şimdi o çekirdek aileyi de kaybetme tehlikesini yakın bir şekilde yaşıyoruz. Sosyal medyada, televizyon dizilerinde, gündüz kuşağı programlarında aile mahremiyeti yok ediliyor. Misafir geleceği zaman aile fotoğraflarını odadan kaldıran bir hicap anlayışından gizli kalması gereken ne varsa hepsini uluorta sosyal medyada paylaşan bir zihniyete geldik. Boşanmaların tavan yaptığı, gayrı meşru ilişkilerin meşrulaştığı, çocuk sayısının azaldığı, nüfusun durma noktasına geldiği bir zeminde sığınılacak son kale olan aile ellerimizin arasından kayıp gidiyor. Tablo vahim. Vahimden de öte korkunç. Bu vahameti yaşarken gece rahat uyuyabilmek, gözlerimizi kulaklarımızı kapatmak, ‘adam aldırma da geç’ demek mümkün değil. Uyanık olmak zorundayız. Dahası, teyakkuzda olmak zorundayız. İnisiyatif almak, çare üretmek zorundayız.”
“Aile hukuku gözden geçirilmeli”
Diyanet-Sen olarak sorumluluklarının farkında olduklarını belirten Yıldız, bu yıl her yıl olduğundan daha fazla aile konusunun üzerine düşeceklerinin altını çizerek sapkın küreselcilerin topyekûn saldırısına karşı topyekûn direnmek zorunda olduklarının bilincinde olduğunu söyledi.
Sözlerinin devamında milletimizin omurgasını güçlendirecek adımlar atılmadan küresel saldırılara karşı koymanın pek mümkün olmadığını söyleyen Yıldız, “Kimliksiz, cinsiyetsiz, değerlerinden arındırılmış bir toplum imal etmek isteyen odaklara karşı aileyi korumanın yolunun, öncelikle kendi ailelerimize sahip çıkmaktan, inancımızın gösterdiği o fıtri aile anlayışını yaşamaktan geçtiği açıktır. O nedenle bir yandan küresel sistemin sapkın planlarına karşı mücadele ederken bir yandan da içerdeki zaaflarımızı giderip, toplumsal yapımızı kadim değerlerimizle tahkim etmeliyiz. Devlet de millet de kadim değerlere dönmeli, medeniyet birikimimiz yeniden yorumlanarak bugüne taşınmalıdır. Aile hukuku topyekûn gözden geçirilmeli, kadını, erkeği ya da çocuğu değil bütünleşik bir bakışla aileyi güçlendirecek politikalar üretilmelidir” diye konuştu.