KONFEDERASYON HABERLERİ

Yüreğimizdeki derin yara: Başbağlar
5 Temmuz 1993’te Erzincan’ın Başbağlar köyünde gerçekleşen menfur katliamda, bölücü terör örgütü PKK tarafından camiden çıkan 33 masum sivil vatandaşımız kurşuna dizilerek şehit edilmiş, köy ateşe verilmiş, adeta yok edilmek istenmiştir. Bu alçakça saldırı, milletimizin kardeşlik hukukunu dinamitlemeyi hedefleyen, karanlık planların kanlı bir parçası olarak tarihe geçmiştir.
Başbağlar Katliamı; etnik, mezhebi ve dini ayrılıkları kaşımak suretiyle milletimizi parçalamaya çalışan emperyalist aklın taşeron örgütler eliyle sahneye koyduğu en ağır provokasyonlardan birisidir. Ülkemizin geçmişinde iz bırakan pek çok elim olay gibi, Başbağlar da toplumsal fay hatlarını derinleştirmeyi amaçlayan karanlık ellerin izini taşımaktadır.
Katliamdan sadece üç gün önce, 2 Temmuz’da Sivas’ta yaşanan Madımak Faciası’nın ardından sahnelenen Başbağlar Katliamı; farklı görünümlerle, fakat aynı merkezden kurgulanmış iki sistematik provokasyondur. Bu provokasyonlar üzerinden inanç grupları hedeflenmiş; milletin vicdanı ve birliği eşzamanlı olarak yaralanmaya çalışılmıştır. Ancak milletimizin feraseti galebe çalmış, oynanmak istenen oyunları görmüş ve boşa çıkarmıştır.
Çünkü bu toprakların mayasında sevgi, dayanışma ve kardeşlik vardır. Bir ebru tablosu gibi artık ayrılmaksızın iç içe geçmiş pek çok renk bu ülkenin zenginliği, bu aziz milletin gücünü temsil etmektedir.
Bugün, üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen Başbağlar’da yaşanan o acı hâlâ yüreklerimizde taptazedir. Milletimizin her ferdi bilmektedir ki bu tür kirli senaryoların amacı, sadece can almak değil; birliğimizi ve kardeşliğimizi de zayıflatmaktır.
Memur-Sen Konfederasyonu olarak çağrımız şudur:
Toplumsal barışı tehdit eden her türlü ayrıştırıcı dile karşı ortak bir vicdanla karşı durmalı, bu acıların tekrar etmemesi için herkesin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi sağlanmalıdır. Acıları yarıştırmak değil, bu acıların bize öğrettiği birlik ihtiyacını idrak ederek; farklılıklarımızla bir bütün olduğumuzu göstermek zorundayız. Ayrıştırıcı dilin karşısında, birleştirici bir duruşla; öfke yerine sağduyuyla, kutuplaşma yerine empatiyle hareket etmek mecburiyetindeyiz.
Siyasi irade, sivil toplum kuruluşları ve toplumun tüm kesimleri; bu ve benzeri provokasyonlara karşı sağduyuyu kuşanmalı, kardeşliğimizi hedef alan her oyunu daha sahnelenmeden bozmalıdır. Çünkü Başbağlar da Madımak da bu milletin ortak acısıdır. Yitirdiğimiz insanlar bizim insanımız, bizim komşumuz, bizim kardeşimizdir, tanışımızdır.
Bu vesileyle bir kez daha; Başbağlar’da ve Madımak’ta hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımızı rahmet ve dualarla anıyor, ailelerine sabır diliyoruz. Karanlık planları kurgulayanları, bu provokasyonlara zemin hazırlayanları ve taşeronları insanlık adına bir kez daha lanetliyoruz.